Sayfalar

12 Ekim 2016 Çarşamba

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul SS17

Cansu Vatansever - Furkan Toker

Herkese harika geçen Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul'dan selamlar. Öncelikle diğer planlarımdan dolayı sadece çarşamba günü katılabildiğim bu etkinlikte bir anda aldığım davetler üzerine orada olmak için heyecanlanmıştım. Bu benim için ilk Mercedes-Benz defilesi oldu. Birbirinden harika tasarımcıların tasarladıkları ürünleri merakla bekleyen o kitleden biri ben de oldum. Bu moda haftasında Selma State, Tuba Ergin ve Kiğılı defilelerinde yer aldım. Öncelikle perdeyi Selma State'nin defilesiyle açtık. Beyaz renklere bürünen mankenlerin bir de Çin saç modellerini kullanması harika görünüyordu. Çıkışta defilede yer alan manken Cansu Vatansever ile karşılaştık. Bu güzel defileyi harika bir kare ile sonuçlandırmak istedik. 


Cansu Vatansever - Selma State Defilesi

Daha sonraki defile birkaç saat sonra olduğundan dolayı kahve molası vermeyi tercih ettik. Sıradaki Tuba Ergin defilesiydi. Farklı bir konsept vardı. Yeşil renklerinin ağırlıkla bulunduğu bu defilede modeller keskin bakışlarla tıpkı gerilim filminden çıkmışcasına yürüyorlardı. Gösteri ve defile etkileyiciydi.


Tuba Ergin Defilesi
      Son olarak Kiğılı defilesine katıldım. Sonbahar-Kış erkek ürünleri vardı. Bu yüzden dikkatimi çekmeyi en çok Kiğılı defilesi başardı. İzleyici kitlesi ünlü tasarımcılar, oyuncular ve iş adamları tarafından doluydu. Ürünler arasında en beğendiğim erkek spor pantolonlardı. Günümüz modasında rahatlığa verilen önem de bu pantolonlara yansımıştı. 




Kiğılı Defilesi

Abdullah Kiğılı

Ivana Sert - Uğurkan Erez - Kiğılı Defilesi
Harika bir program ile bir Mercedes-Benz moda haftasının daha sonuna geldik. Davet ettiklerinden dolayı tasarımcılara teşekkür ederim. Bir sonraki etkinlikte görüşmek dileğiyle...


10 Nisan 2016 Pazar

Spring weather


Bahar geliyor diyorduk geldi de. Arkadaşlarla birlikte bir doğa seyahatinin ardından bu durumu tabi ki fotoğraflarla şekillendirdik. 

13 Ocak 2016 Çarşamba

Seminar Of Fashion and Cosmetics


13 Ocak'ta Kadir Has Üniversitesinde gerçekleşen "Moda ve Kozmetik" üzerine bir etkinliğe katıldım. Organizasyon IFA Paris sponsorluğunda düzenlendi. Bu etkinliği bu zamana kadar harika organizasyonlar düzenleyen ve bu konuda kendilerini daha da geliştirmeyi planlayan Moda Kariyeri grubuna borçluyuz. Etkinlikte eğitmenimiz Ebru Akkaya bize parfüm ve kozmetik üzerine bilgiler verdi. Parfümün çıkış noktası ve geçmişten geleceğe nasıl bir yol çizdiği konusunda ayrıntılı bilgiler öğrendik.

Bilmeyenler için modern parfümünün başlangıcı; "1370 Macarlar'ın Kraliçe Elizabeth'inin kullanımı için Macaristan topraklarında üretilen parfüm, dünyadaki ilk modern parfüm olarak kabul edilmiş. 70 yaşında ve sağlığı günden güne kötüye giden Macar Kraliçesi'ne bir keşiş bu parfümü vermiş ve Kraliçe parfümü sürmeye başladığı andan itibaren iyileşmeye başlamış. Sonunda Kraliçe sağlığına öyle kavuşmuş, öyle gençleşmiş ki Polonya'nın Kralı kendisine aşık olmuş ve evlenme teklif etmiş." Bu hikayeyi ilk duyduğumuzda biz de çok şaşırmıştık ve o anlık dikkatimizi çekmişti. Çünkü hikayede parfümün insan üzerindeki etkisinin ne kadar önemli olduğunu daha o günlerde bile geçerliliğinin devam ettiğini gösterdi.




Moda Kariyeri grubunun kurucus Aslı Özbek ile de gelecekteki etkinlikler ve planlar hakkında konuşma fırsatı da buldum. İlerleyen zamanlarda diğer etkinliklerde tekrar görüşeceğimizden ve ona bu etkinlik hakkında teşekkürlerimizi ilettik. Ve ayrıca etkinlik sonrası IFA Paris tarafından sertifika verildi. 
Bu organizasyon için başta eğitmen Ebru Akkaya, IFA Paris ve Moda Kariyeri grubuna teşekkür ederiz.




28 Kasım 2015 Cumartesi

Fashion Film Fest Istanbul 2015


Herşey takip ettiğim moda sayfasındaki etkinliği görünce başlamıştı...

Daha sonra onlarla irtibata geçtim ve Fashion Film Fest etkinliğini düzenleyen Tuna bey ile tanıştım. Kendisi bu konulara ilgimin olduğunu öğrendikten sonra beni etkinliğe davet edeceğini söyledi. Daha önce bu tip birkaç etkinliğe katılmıştım fakat bu sefer daha geniş kapsamlıydı ve açıkçası hoşuma gitmişti. Ben planlarımı etkinliğe göre düzenliyordum ve aradan 1 hafta geçtikten sonra harika bir mail almıştım. O gün yapılacak etkinliğin ve o etkinlikte jüri, modacı ve tasarımcıların katılacağı gala gecesine benim de davet edildiğimi duymamla sevincim üst noktalara ulaşmıştı. Bana bırakılan numaraya ismimi vererek galaya katılacağımı bildirmiştim. Heyecanlanmıştım, çünkü bu benim gideceğim moda üzerine ilk gala gecesiydi. Bu davetin kimden geldiği belliydi fakat yine de merak etmiştim açıkçası.


Beklenen gün geldi ve etkinliğin bulunduğu yere doğru yola koyuldum. Davet programının bulunduğu kitapçığı inceledikten sonra içeri girdim. Festivale sponsor olan Derimod, Elle dergisi, Marriott, Starbucks ve Redbull vb. markalarının standlarına uğradım. Daha sonra moda filmleri gösterimi başladı. Onları izledikten sonra yerli, yabancı jüri ve tasarımcıların konuşmalarını dinledim. Bunların arasında önemli oyuncu ve yapımcı olan Belçim Bilgin, Tuna Yılmaz, Zeynep Arkok, Damir Doma, Niccolo Montanari ve diğer değerli isimler...
Konular Türkiye'de modanın gelişimi ve yayılması, moda üzerine filmlerin yapılması, yabancı modacı ve tasarımcıların ülkemizi geçtiğimiz yıllara göre daha çok ziyaret etmelerindeki etkenler ve bunu daha üst noktalara nasıl çıkartacağımız hakkında konuşuldu. Daha sonra seçilen filmin ödülü verildi ve etkinlik sona erdi.




Ardından gece yapılacak galaya hazırlanmıştık. Zorlu Vip Lounge kapılarını açmıştı. Sabah konuşmacı olan herkes buradaydı. Ve bunlara harika insanlar da eklenmişti. Bunlardan biri uzun zamandır hayranlık duyduğum fotoğraf sanatçısı ve yönetmen Tamer Yılmaz'dı. Kendisiyle kokteyl alırken sohbet etme imkanı da buldum. Sizi buralarda görmek harika dediğimde bana esprili şekilde "Ben buraların adamıyım" diyerek kahkaha attı. 



 Kalabalık artmaya başlamıştı. İlerleyen zamanda Tuna bey yanıma geldi. Beni davetli listesine kendisinin eklettiğini ve bundan sonraki moda etkinliklerine de davet edeceğini söyledi. Kendisiyle irtibatı koparmamam gerektiğinden bahsettikten sonra kalabalığa karıştı. Daha sonra yurt dışından gelecek tasarımcıları taşıması için sponsor olan Alman uçak şirketi Lufthansa firmasının Türkiye genel müdürlüğü sorumlusuyla tanıştım. Yurt dışında tamamlayacağım yüksek lisans programı zamanı yardımcı olabileceğini söyleyerek hem numaramı aldı hem de şirket kartını verdi. Böyle bir etkinlik düzenlendiğinde tekrar sponsor olabileceklerini ve benim daha önce öğrenmem durumunda kendilerini bilgilendirebileceğimi söylediler. Gece bitene kadar sohbet ettik ve daha sonra ayrıldık. Gerek sohbetleriyle gerekse danslarıyla dikkat çekiciydiler.


Ne kadar saçlarım dağılmış olsa da onunla fotoğraf çekilmeden gidemezdim. Bir hatıra olmalıydı. Bu harika etkinliğe davet ettiği için Tuna Yılmaz'a ayrıca teşekkür ederim. Benim hem moda hakkında yeni şeyler öğrenmemi hem de gözlemlerimi buraya aktarmamı sağladı. Benim için unutamayacağım ve başkalarıyla da paylaşacağım harika bir deneyim oldu. 




19 Nisan 2015 Pazar

Yer: Eskişehir


Oysa ki arkadaşlarla Karamürsel'in tepesindeki müthiş manzarası olan cafe'ye doğru yola çıkmıştık. Biraz manzaranın tadını çıkarttıktan sonra oturduk ve bu pazar gününü boş geçirmemeyi düşünürken bir yandan gözler saat'e doğru bakıyordu. Çünkü saat 16:00 civarı olmuştu. Nasıl oldu anlamadık, bir anda google maps aracılığıyla Eskişehir'e kaç km var diye bakar bulduk kendimizi. Hatta çıktığımız dağların arasından daha kısa bir mesafe olduğunu görünce bir anda yola koyulduk. Sanırım 2 saat civarı varmıştık. Orada bizi karşılayan arkadaş gezilecek çok yer olmadığını söyledi. Zaten çok kapsamlı da gezemezdik. Espark alışveriş merkezi, henüz ismini bilmediğim ve heykellerin olduğu bir cadde, cafe'ler ve barlar sokağı derken zaten hava kararmıştı. Hangover adlı cafe'ye oturduk ve gün değerlendirmesi yaptık. Eskişehir'in öğrenci kenti olduğunu duymuştum da bu kadar olduğunu tahmin etmiyordum. Neredeyse orta yaşlı ve yaşlı insanların sayısı parmak sayısını geçmeyecek kadardı. Ayrıca ne kadar öğrenciler olsa da gezmeyi ve eğlenmeyi çok seven bir öğrenciyseniz muhtemelen Eskişehir'de en fazla bir sene memnun kalabilirsiniz. Kişisel görüşüm daha sonra sıkılabilirsiniz. Hayatımda ilk defa Eskişehir'e gittim ve keşke daha önce gitseydim dedim. Gerçi bu da çok kısa sürdü. Eskişehir, yakın bir zamanda görüşmek dileğiyle..


17 Nisan 2015 Cuma

Mavi ve tonları..


Yaz aylarına yakın görülen nisan ayında havanın güzelleşmesiyle kendimizi doğaya bıraktık. Böyle güzel bir havayı boş geçemezdik tabiki. Arkadaşlarımla küçük bir hazırlıkların ardından kendimizi uzun ağaçların bulunduğu dağların arasındaki ormanda bulduk. Bu ortamlarda fotoğraf çekmek ise tadından yenmezdi. Bir yerden sonra yaya olarak gitmek zorundaydık. Oranın hemen yakınlarında gözüme çarpan devrilmiş bir ağaç görmemle oraya tırmanmam bir oldu. Daha sonra da bulunduğum fotoğrafı çekmesi için arkadaşlarıma bildirdim. Aslında üstteki bu fotoğrafı sosyal medyadan çok, bulunduğum ve kullandığım moda blogları için çektirmiştim. Daha sonra da sosyal medyaya da yüklemeye karar verdim. 


Ve işte KOT KOT VE KOT ! Bayılıyorum şu renklere… Kot ceketin altına kot pantolon ne kadar  garip gelse de giymekten yine de pek vazgeçmiyorum. Daha doğrusu kot ceketin önü açık olmak şartıyla. Bu konuda da uyarmadan edemeyeceğim kot pantolon'la kot gömlek birlikte iyi durmuyor, kot ceketle değil :)


Bayılıyorum bu tarz fotoğraflar çekilmeye. Kenarda kopmuş şekilde duran uyarı levhasını da elimde tutarak yoldan geçenleri uyarıyorum, İlk bahar aylarındayız Kot giyin Kot ! :))



Ve tabiki güneşin batımını da fotoğraflamadan olmazdı. Durdum ve bu anın tadını çıkardım dakikalarca. Ağaçların arasından gün batımı, muazzam...

31 Aralık 2014 Çarşamba

Yer: Trabzon - Sümela Manastırı


Herkesin yılbaşı hazırlıkları yaptığı sıralarda soğuk Trabzon gününden bir kare. Yeni yıla Trabzon'da okuyan arkadaşlarımın yanında girmek isteğimden dolayı bir haftalık gezintiye çıktım. Birkaç kez Uzungöl'e ve değişik yerler görmek dışında çok eğlenceli bir durum yoktu. Tabi ki kendi arkadaşlarımla eğlenmeyi saymazsak :) Trabzon'a gidip de Sümela Manastırına uğramadan da olmazdı. Uzun uzun yokuşlar sonrasında varmıştık. İnanılmaz soğuktu ve çoğu yer sis altındaydı. Manastır manzarası ve bulunduğu yer çok güzel olsa da içeriği tam istediğimi karşılayamadı. Manastırın neredeyse yarısı güvenlik nedeniyle şeritler ve güvenlik görevlileri tarafından kapalıydı. Geri kalan kısım da önemi ve geçmişi nedeniyle ilgi çekiciydi. Gidecek kişilere de dönüş yolunda sağ taraftaki şelaleye kayalıklardan tırmanıp çıkmasını tavsiye ederim. Şelalenin yanında günlerce o manzaraya bakarak geçirebilirdim. Sanırım Trabzon'da yaşadığım en güzel vakitler orada geçmişti :)