Oysa ki arkadaşlarla Karamürsel'in tepesindeki müthiş manzarası olan cafe'ye doğru yola çıkmıştık. Biraz manzaranın tadını çıkarttıktan sonra oturduk ve bu pazar gününü boş geçirmemeyi düşünürken bir yandan gözler saat'e doğru bakıyordu. Çünkü saat 16:00 civarı olmuştu. Nasıl oldu anlamadık, bir anda google maps aracılığıyla Eskişehir'e kaç km var diye bakar bulduk kendimizi. Hatta çıktığımız dağların arasından daha kısa bir mesafe olduğunu görünce bir anda yola koyulduk. Sanırım 2 saat civarı varmıştık. Orada bizi karşılayan arkadaş gezilecek çok yer olmadığını söyledi. Zaten çok kapsamlı da gezemezdik. Espark alışveriş merkezi, henüz ismini bilmediğim ve heykellerin olduğu bir cadde, cafe'ler ve barlar sokağı derken zaten hava kararmıştı. Hangover adlı cafe'ye oturduk ve gün değerlendirmesi yaptık. Eskişehir'in öğrenci kenti olduğunu duymuştum da bu kadar olduğunu tahmin etmiyordum. Neredeyse orta yaşlı ve yaşlı insanların sayısı parmak sayısını geçmeyecek kadardı. Ayrıca ne kadar öğrenciler olsa da gezmeyi ve eğlenmeyi çok seven bir öğrenciyseniz muhtemelen Eskişehir'de en fazla bir sene memnun kalabilirsiniz. Kişisel görüşüm daha sonra sıkılabilirsiniz. Hayatımda ilk defa Eskişehir'e gittim ve keşke daha önce gitseydim dedim. Gerçi bu da çok kısa sürdü. Eskişehir, yakın bir zamanda görüşmek dileğiyle..
Tüm yazılanlar başka bir yerden veya başka bir kişinin ağzından alınmamıştır. Baştan sona kendi düşüncelerim, görüşlerim ve yorumlarımdır.
19 Nisan 2015 Pazar
17 Nisan 2015 Cuma
Mavi ve tonları..
Yaz aylarına yakın görülen nisan ayında havanın
güzelleşmesiyle kendimizi doğaya bıraktık. Böyle güzel bir havayı boş
geçemezdik tabiki. Arkadaşlarımla küçük bir hazırlıkların ardından kendimizi
uzun ağaçların bulunduğu dağların arasındaki ormanda bulduk. Bu ortamlarda
fotoğraf çekmek ise tadından yenmezdi. Bir yerden sonra yaya olarak gitmek
zorundaydık. Oranın hemen yakınlarında gözüme çarpan devrilmiş bir ağaç
görmemle oraya tırmanmam bir oldu. Daha sonra da bulunduğum fotoğrafı çekmesi
için arkadaşlarıma bildirdim. Aslında üstteki bu fotoğrafı sosyal medyadan çok,
bulunduğum ve kullandığım moda blogları için çektirmiştim. Daha sonra da sosyal
medyaya da yüklemeye karar verdim.
Ve
işte KOT KOT VE KOT ! Bayılıyorum şu renklere… Kot ceketin altına kot pantolon
ne kadar garip gelse de giymekten yine
de pek vazgeçmiyorum. Daha doğrusu kot ceketin önü açık olmak şartıyla. Bu
konuda da uyarmadan edemeyeceğim kot pantolon'la kot gömlek birlikte iyi
durmuyor, kot ceketle değil :)
Bayılıyorum
bu tarz fotoğraflar çekilmeye. Kenarda kopmuş şekilde duran uyarı levhasını da
elimde tutarak yoldan geçenleri uyarıyorum, İlk bahar aylarındayız Kot giyin
Kot ! :))
Ve tabiki güneşin batımını da fotoğraflamadan olmazdı.
Durdum ve bu anın tadını çıkardım dakikalarca. Ağaçların arasından gün batımı,
muazzam...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)